Header Ads

Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar - K

Harf Seç ve Sözcük Ara

kakofoni Fr. cacophonie
ed. ses uyumsuzluğu
Bazı sözlerde, söz öbeklerinde, boğumlanma yerleri aynı veya birbirine yakın seslerin tekrarlanması sonucu söyleyişin güçlüğe uğraması, kulağı rahatsız etmesi.




kalibraj Fr. calibrage
ayarlama
Ayarlamak işi.




kalibrasyon Fr. calibration
1. ölçümleme, 2. ölçülüleme
Bir ölçü aletinin veya ölçme sisteminin gösterdiği değerler ile ölçülenin bilinen değerleri arasındaki ilişkiyi belli koşullar altında inceleme işlemi.




kalifikasyon Fr. qualification
niteliklilik
Nitelikli olma durumu.




kalifiye Fr. qualifié
nitelikli
Bir şeyi yapabilme niteliğini ve ustalığını kazanmış olan.




kaligrafi Fr. calligraphie
güzel yazı sanatı
Harflere güzel biçimler vererek yazma sanatı.




kalitatif Fr. qualitatif
nitel
Nitelik bakımından, nitelikle ilgili.




kalite Fr. qualité
nitelik
Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği.




kalker Fr. calcaire
min. kireç taşı
Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç.




kalomel Fr. calomel
kim. tatlı sülümen
Cıva birleşimlerinden, hekimlikte kullanılan zehirli bir madde.




kalorimetre Fr. calorimètre
fiz. ısıölçer
Cisimlerin ısınma ısısını ölçmeye yarayan alet.




kalorimetri Fr. calorimétrie
fiz. ısı ölçümü
Çeşitli olaylar sırasında açığa çıkan, ısı miktarının ölçülmesini konu alan fizik dalı.




kameraman Fr. cameraman
sin. ve TV çekimci
Alıcıyı doğrudan doğruya çalıştıran ve yöneten, alıcı hareketlerini gerçekleştiren, görüntülerin filme alınmasını sağlayan kimse.




kampüs Fr. campus
yerleşke
Bir üniversitenin genellikle kent dışında derslik, öğrenci yurdu gibi her türlü yapı ve etkinlik alanlarıyla toplu bir biçimde bulunduğu yer.




kamuflaj Fr. camouflage
gizleme
Gizlemek işi.




kamufle Fr. camouflé
gizlenmiş
Saklanmış, görünmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma geçmiş.




kanalize Fr. canalisé
yönlendirilmiş
“Yönlendirmek, bir düzene koymak” anlamındaki kanalize etmek, “yönlenmek, bir düzene konulmak” anlamındaki kanalize olmak birleşik fiillerinde geçer.




kandela İt. candela
fiz. mum
Işık şiddeti birimi.




kanseroloji Fr. cancérologie
kanser bilimi
Kanseri ve ona yol açan hastalıkları inceleyen tıp dalı.




kantitatif Fr. quantitatif
nicel
Nicelik bakımından, nicelikle ilgili.




kantite Fr. quantité
nicelik
Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu.




kaos Fr. chaos
kargaşa
Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık.




kapital Fr. capital
tic. sermaye
Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı.




kapitalist Fr. capitaliste
ekon. anamalcı
1. Üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulunduran kimse. 2. Anamalcılık düzenini benimsemiş kimse.




kapitalizm Fr. capitalisme
ekon. anamalcılık
Anamala dayanan ve kâr amacı güden üretim düzeni.




kapora İt. caparra
huk. güvenmelik
Sözleşme yapılırken, taraflardan birinin diğerine işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası.




kapüşon Fr. capuchon
başlık
Üst giysilerinin yakalarına takılı başlık.




karizma Fr. charisme
etkileyicilik
Bir kimsenin kişiliği etrafında oluştuğu kabul edilen ve niteliği kolay açıklanamayan, hayranlık uyandıran etkileyici güç.




karizmatik Fr. charismatique
etkileyici
Etkileyebilecek özellikte olan.




karnivor Fr. carnassier
hay. b. etobur
Dişleri et yiyecek biçimde olan, omurgalı, memeli (hayvan.




kartograf Fr. cartographe
coğ. haritacı
Harita yapan kimse.




kartografi Fr. cartographie
haritacılık
Harita ve bu haritalarda kullanılan işaretlerin özelliklerini araştıran, haritanın tasarım, basım ve kullanım yöntemlerini geliştirmeye yönelik araştırmalar yapan bilim dalı.




kartografya Yun.
haritacılık
Harita ve bu haritalarda kullanılan işaretlerin özelliklerini araştıran, haritanın tasarım, basım ve kullanım yöntemlerini geliştirmeye yönelik araştırmalar yapan bilim dalı.




katabolizma Fr. catabolisme
biy. yadımlama
Canlı protoplazmayı yapan büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması.




katedral Fr. cathédrale
din b. başkilise
Piskoposluk makamı olan büyük kilise.




kategori Fr. catégorie
fel. ve man. ulam
Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri.




katyon Fr. cation
kim. artın
Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon.




kemoterapi Fr. chimiothérapie
tıp kimyasal tedavi
Hastalıkların kimyasal maddelerle tedavi edilmesi yöntemi.




kibernetik Yun.
güdüm bilimi
Canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyişi inceleyen bilim.




kinestezi Fr. kinesthésie
fizy. devin duyumu
Devinmekten ve özellikle kasların kasılmasından canlının edindiği duyum.




klasik Fr. classique
kökleşik
Alışılmış olan, yenilik getirmeyen.




klasör Fr. classeur
sıralaç
Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap.




klimatolog Fr. climatologue
iklim bilimci
İklim bilimi uzmanı.




klimatoloji Fr. climatologie
iklim bilimi
İklimleri inceleyen bilim.




klinometre Fr. clinomètre
eğimölçer
Bir yüzey, düzlem, yol veya cihazın yatay düzleme oranla eğimini ölçen araç.




klip İng. clip
görümsetme
Genellikle televizyonda gösterilmek üzere hazırlanan, bir müzik parçasını görüntü eşliğinde veren film.




klon İng. clone
biy. kopya
Aynı canlıdan eşeysiz olarak üreyen canlı.



klostrofobi Fr. claustrophobie
tıp kapalı yer korkusu
Dar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku.




koç İng. coach
sp. çalıştırıcı
Bir spor dalında, sporcuyu eğiten, yetiştiren ve çalıştıran kişi.




kod Fr. kode
1. harf, 2. şifre
1. Dildeki bir sesi gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlerden her biri. 2. Gizli haberleşmeye yarayan işaretlerin tümü.




kodifikasyon Fr. codification
huk. düzenleme
Yayımlanan mevzuatın derlenip toplanması ve mevzuatta yapılan değişikliklerin ilgili ana mevzuata işlenmesi.




kognitif Fr. cognitif
bilişsel
Bilişle ilgili, zekânın işleyişiyle ilgili.




kokpit İng. cockpit
pilot kabini
Uçakların ön tarafında pilot ile uçuş teknisyeninin bulunduğu, uçağın yönetildiği özel bölüm.




kolaj Fr. collage
kesyap
Kumaş, tahta vb. malzemelerle yapılan, kâğıt veya kartona yapıştırılan resim.




koledok Fr. cholédoque
anat. öd kanalı
Karaciğer ve öd kesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal.




koleksiyon Fr. collection
derlem
Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü.




kolektivist Fr. collectiviste
top. b. ortaklaşacı
Ortaklaşacılık yanlısı olan.




kolektivizm Fr. collectivisme
top. b. ortaklaşacılık
Üretim araçlarından kişisel sahipliği kaldırıp ortak kullanmayı ve toplum içinde her türlü harekette ortak davranışı savunan öğreti.




kolektör Fr. collecteur
fiz. toplaç
Elektrik dinamolarında, hareketli bölümün üzerindeki iletken devrelerde oluşan akımı toplayıp tek bir devreye veren araç.




kolokyum Lat.
konuşu
Bilimsel bir sorunu incelemek veya siyasi, ekonomik, diplomatik sorunları tartışmak için yapılan akademik toplantı.




kolonyalist Fr. colonialiste
sömürgeci
Sömürgesi olan, sömürge elde etmek amacında olan kimse veya ülke.




kolonyalizm Fr. colonialisme
sömürgecilik
Genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.




kolorimetre Fr. colorimètre
fiz. renkölçer
Bir sıvının renk derecesini ölçmeye yarayan araç.




kolorimetri Fr. colorimétrie
fiz. renk ölçme
Sıvı, dağıtıcı yüzey, canlı vb.nin renklilik derecesini ölçme.




kombinasyon Fr. combination
1. birleştirme, 2. tertip
1. Birleştirmek işi. 2. Düzenleniş, sıralanış biçimi.




kombine Fr. combiné
toplu
Bir arada, bütün.




kombinezon Fr. combinaison
düzenleme
Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler.




komite Fr. comité
alt kurul
1. Belli bir konuyu ele almak amacıyla bir kurul içinden birkaç kişi seçilerek oluşturulan kurul. 2. Meclis veya herhangi bir kurultayda bazı konuları inceleyerek varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula getirmekle görevli, milletvekilleri arasından oluşturulan yardımcı kurul.




kompetan Fr. compétent
uzman
Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan (kimse).




kompetitif Fr. compétitif
rekabetçi
Rekabet yanlısı olan kimse.




komplikasyon Fr. complication
tıp karmaşıklık
1. Hastalık sırasında ortaya çıkan ve hastalığın temel özellikleriyle ilişkili olmayan her türlü olumsuz sağlık olayı veya süreci. 2. İlaçların doğurabileceği yan etki.




komplike Fr. complique
karmaşık
Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan.




komplo Fr. complot
düzen
1. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar. 2. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan.




kompozitör Fr. compositeur
müz. besteci
Beste yapan kimse.




komünikasyon Fr. communication
tek. iletişim
Telefon, telgraf, televizyon, radyo vb. araçlardan yararlanarak yürütülen bilgi alışverişi.




komütatör Fr. commutateur
fiz. anahtar
İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen.




kondansatör Fr. condensateur
fiz. yoğunlaç
İçinde akımsız elektrik yükü biriktirilen cihaz.




konfigürasyon Fr. configuration
bl. yapılandırma
Bilgisayar sisteminin özellikle fiziksel birimlerini gösterme.




konfirmasyon Fr. confirmation
doğrulama, geçerleme, onaylama
1. Doğrulamak işi. 2. Geçerlemek işi. 3. Onaylamak işi.




konfirme Fr. confirmé
doğrulanmış, geçerlenmiş, onaylanmış
“Doğrulamak, geçerlemek, onaylamak” anlamındaki konfirme etmek birleşik fiilinde geçer.




konformist Fr. conformiste
top. b. uymacı
Uymacılık yanlısı olan.




konformizm Fr. conformisme
top. b. uymacılık
Yürürlükteki kurum, ölçüt veya şartlara, kesin olmayan katı kalıplara, eleştirici bir değerlendirme yapmaksızın uyma.




konglomera Fr. conglomérat
jeol. yığışım
Molozların çimento durumuna dönüşmesiyle oluşan kütle.




kongre Fr. congrès
kurultay
Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belli sürelerle veya gerektikçe yaptığı genel toplantı.




konjonktivit Fr. conjonctivite
tıp göz zarı yangısı
Kornea hariç göz kapaklarının iç yüzü ile göz küresinin ön yüzünü örten zarda oluşan iltihap.




konjonktür Fr. conjoncture
geçerli durum
Bir ülkenin ekonomik hayatının yükselme ve alçalma yönünde gösterdiği inişli çıkışlı, dalgalı hareketlerinin bütünü.




konkav Fr. concave
fiz. ve mat. içbükey
Yüzeyi düzgün ve pürüzsüz çukur biçiminde olan.




konkordato İt. concordato
ekon. ve huk. anlaşmalı iflas
Batık durumunda alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları için aralarında yaptıkları sözleşme.




konkre Fr. concret
somut
Varlığı duyularla algılanabilen.



konsantrasyon Fr. concentration
1. kim. derişim, 2. ruh b. dikkat toplaşımı
1. Bir ortamda bulunan belirli bir maddenin kütle veya hacminin içinde bulunduğu ortamın kütle veya hacmine oranı. 2. Dikkatin sürekli olarak bir nesne veya konunun belirli bir yönü üzerinde toplanması.




konsantre Fr. concentré
1. yoğunlaştırılmış, yoğun, 2. kim. derişik
1. Dolu, sıkı, sıkışık, çok. 2. Derişmiş olan.




konsensüs Fr. consensus
uzlaşma
Uzlaşmak durumu.




konsept Fr. concept
1. fel. kavram, 2. anlayış, görüş, 3. tarz, 4. düzen
1. Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım. 2. Benzerlerinden ayıran özellik. 3. Güzel sanatlarda üslup. 4. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması.




konseptüalizm Fr. conceptualisme
fel. kavramcılık
Kavramın, onu bildiren sözden farklı bir varlık olduğunu ve gerçeğin zihinde bulunmadığını ileri süren öğreti.




konservatör Fr. conservateur
tutucu
Mevcut toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen (kimse).




konsinye Fr. consigne
satasıya
Bir satıcının, başka bir satıcı, dağıtıcı veya komisyoncuyla mallarının ederini satıldıktan sonra almak üzere yaptığı satış.




konsolidasyon Fr. consolidation
ekon. süreletme
Kısa vadeli bir devlet borcu yerine uzun vadeli bir borç oluşturulması.




konson Fr. conson
db. ünsüz
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan ses, sessiz.




konsonant Alm. Konsonant
db. ünsüz
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan ses, sessiz.




konsorsiyum Fr. consortium
ekon. şirketler birliği
1. Uluslararası kuruluşların ve bazı hükûmetlerin iktisadi ve mali yardımları yürütmek üzere oluşturdukları geçici yardım kurulu. 2. Köprü, yol, baraj vb. büyük projelerin gerçekleştirilebilmesi için birden fazla şirketin geçici olarak bir araya gelmesi.




konstrüksiyon Fr. construction
yapı, yapım
1. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. 2. Yapma işi.




konstrüktif Fr. constructive
yapısal
Yapı ile, yapılış ile, kuruluş ile ilgili.




konstrüktivizm Fr. constructivisme
kurmacılık
Resim ve heykelde, eseri geometrik ögeleri ile kurmayı temel alan anlayış.




kontekst Fr. contexte
1. dil b. bağlam, 2. db. çevre
1. Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü. 2. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup.




konteyner Fr. container
taşımalık
Çeşitli eşyaları taşımak için uluslararası standartlara göre tahtadan veya metalden yapılmış büyük kasa.




kontraksiyon Fr. contraction
dil b. büzüşme
Birleşik kelimelerin oluşturulmasında iki ayrı hecedeki ünlünün tek hecede toplanması.




kontrast Fr. contraste
1. karşıt, 2. karşıtlık
1. Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan. 2. Karşıt olma durumu.




kontrat Fr. contrat
huk. sözleşme
Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem.




kontratak Fr. contre-attaque
sp. karşı akın
Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem.




kontrolör Fr. contrôleur
denetçi
Denetlemeyle görevli kimse.




konvansiyon Fr. convention
anlaşma
Devletler arası siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge.




konveks Fr. convexe
fiz. ve mat. dışbükey
Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan.




konveksiyon Fr. convection
fiz. ve kim. ısı yayımı
Hareket eden nesnelerle belli nicelikte ısının taşınması olayı.




konvektör Fr. convecteur
fiz. ısıyayar
Bir akışkanda ısıyı her tarafa eşit olarak yaymaya yarayan alet.




konvertibilite Fr. convertibilité
ekon. çevrilgenlik
Paranın serbestçe dövize çevrilebilirliği.




konvertibl Fr. convertible
ekon. çevrilgen
Serbestçe dövize çevrilebilen (para).




koordinasyon Fr. coordination
eş güdüm
Belli bir amaca ulaşmak için türlü işler arasında bağlantı, ilişki, düzen ve uyum sağlama.




koordinatör Fr. coordinateur
eş güdümcü
Türlü işler arasında düzen ve uyum sağlayan kimse.




koordine Fr. coordonné
eş güdümlü
Aralarında eş güdüm bulunan.




korelasyon Fr. corrélation
biy. ve jeol. bağıntı
1. biy. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi. 2. jeol. İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü.




korida İsp. corrida
boğa güreşi
Genellikle İspanya ve Meksika'da, özel olarak yetiştirilmiş boğayı yenmek amacıyla yapılan gösteri.




kornea Lat.
anat. saydam tabaka
Gözün ön bölümünde bulunan, ışığı geçiren küresel zar.




korner İng. corner
sp. köşe atışı
Futbol, hentbol ve su topunda bir oyuncu, topu kendi kale çizgisi dışına çıkardığında karşı taraf lehine kale çizgisi ile yan çizgisinin kesiştiği noktadan verilen serbest vuruş hakkı.




korona İt. corona
gök b. Güneş tacı
Güneş atmosferinin yoğunluğu çok düşük ve çok sıcak en dış katmanı.




kortej Fr. cortège
alay
Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu.




kotasyon Fr. cotation
geçer değer
Bir malın veya hisse senedinin borsadaki değeri.




kozmogoni Fr. cosmogonie
fel. evren doğumu
Evrenin oluşumu, kökeni, doğuşu ve yaradılışı ile ilgili kuram.




kozmoloji Fr. cosmologie
uzay bilimi
Uzayı yöneten genel yasalar bilimi.




kozmolojik Fr. cosmologique
uzay bilimsel
Uzay bilimi ile ilgili.




kozmonot Rus.
gök b. uzay adamı
Uzay gemisini uzayda yöneten kimse.




kozmos Fr. cosmos
gök b. evren
Gök varlıklarının bütünü.




kramp Fr. crampe
tıp kasınç
Bir veya birkaç kasın irade dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması.




krater Fr. cratère
jeol. yanardağ ağzı
Yanardağın tepesinde, yamacında veya eteğinde arka arkaya patlamalar ve püskürtmelerle oluşmuş koni biçiminde delik.




kreasyon Fr. création
yaratım
Özel yetenekle ortaya konulan eser veya nesne.




kreatif İng. creative
yaratıcı
1. Yaratma yeteneği olan. 2. Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan.




kreatör Fr. créateur
yaratımcı
Özel yetenekle bir nesne veya eser ortaya koyan kimse.




kredibilite Fr. crédibilité
güvenilirlik
Alınan borcun geri ödenebileceğine dair güvence.




kreditör Fr. créditeur
krediaçan
Sağladığı bir kredi, mal veya hizmet karşılığında bir para ödenmesini veya bir yükümlülüğün yerine getirilmesini istemeye hakkı olan taraf.




krematoryum Fr. crématorium
yakmalık
Ölülerin yakıldığı yer.




kreş Fr. crèche
çocuk yuvası
Küçük çocukların sabah bırakılıp akşam alındıkları bakımevi.




kriminoloji Fr. criminologie
suç bilimi
Toplumsal bir olgu olarak suç ve suçluluğu inceleyen bilim.




kripto Fr. crypto
saklı yazı
Gizlilik taşıyan belge.




kriter Fr. critère
ölçüt
Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke.




kritik Fr. critique
1. ciddi, 2. ed. eleştiri, 3. nazik
1. Tehlikeli, endişe veren. 2. Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türü. 3. Gerekli önlemler alınmadığında daha kötü olan.




kritisizm Fr. criticisme
fel. eleştiricilik
Kant'ın akıl ve bilginin sınırını ve imkânlarını tespit etmek için özellikle dogmacılığın ve şüpheciliğin karşısına koyduğu felsefe yöntemi.




kromosfer Fr. chromosphère
gök b. renk yuvarı
Güneş'in ışık yuvarını saran, yaklaşık 10.000 kilometre kalınlığındaki atmosfer katmanı.




kronograf Fr. chronographe
süreyazar
Belirli bir işin kısa süresini çizerek belirleyen araç.




kronoloji Fr. chronologie
1. zaman bilimi, 2. zaman dizini
1. Tarihsel olayların zamanını inceleme bilimi; 2. Gözlemlere dayanarak zaman ölçeğini belirleyen, tutulmaları, gezegenlerle ilgili önemli olayları, yıldızların yerlerini zaman sırasına göre veren bilim. 3. Tarihsel olayların zaman bakımından sırası.




kronolojik Fr. chronologique
zaman bilimsel
Zaman bilimi ile ilgili olan.




kronometre Fr. choronomètre
süreölçer
Belirli bir işin, işlemin, yarışmanın veya teknik alanda belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet.




ksiloloji Fr. xylologie
odun bilimi
Odunun yapısını, fiziksel, mekanik ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı.




kuartet Fr. quartette
müz. dörtlü
Dört kişiden oluşan müzik topluluğu.




kuintet Fr. quintette
müz. beşli
Beş ses veya beş müzik aracı için yazılan müzik eseri.




kupür Fr. coupure
kesik
Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı.




kur Fr. cours
düzey
Bir kursun basamaklarından her biri.




kuvöz Fr. couveuse
yaşanak
Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, zarar verebilecek dış etkenlerden korunması amacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığın ve nemin özel olarak oluşturulduğu araç.




kümülasyon Fr. cumulation
kümelenme
Yığılma, biriktirme, toplanma.




kümülatif Fr. cumulatif
kümeli
Birikmiş, katılmış.




kümülüs Fr. cumulus
küme bulut
Üst bölümleri bembeyaz ve küme durumunda, tabanı da çoğu kez yatay ve esmer bulut.



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.