Header Ads

Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar - H

Harf Seç ve Sözcük Ara

hacker İng. hacker
bl. bilgisayar korsanı
Bilgisayar ve haberleşme teknolojileri konusundaki bilgisini gizli verilere ulaşmak, ağlar üzerinde yasal olmayan zarar verici işler yapmak için kullanan kimse.




half-time İng. half-time
sp. devre arası
1. Futbol, basketbol vb.nde karşılaşma sırasında dinlenme süresi. 2. Ligin birinci döneminin bitiminde verilen dinlenme süresi.




halüsinasyon Fr. hallucination
ruh b. sanrı
Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması.




handikap İng. handicap
engel
Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep.




handling İng. handling
yer hizmetleri
Havaalanında yolculara uçuş öncesi verilen hizmet.




handout İng. handout
el notu
Bilimsel toplantılarda dinleyicilere bildiriyle ilgili dağıtılan kısa notlar.




hands free İng. hands free
dokunmasız
Dokunmadan, ele alınmadan kullanılabilen.




haploloji Fr. haplologie
db. orta hece düşmesi
Orta hecede bulunan vurgusuz ünlünün bazı durumlarda düşmesi.




happy hour İng. happy hour
indirim saatleri
Mağaza veya barlarda günün değişik saatlerinde yapılan indirim anları.




hat trick İng. hat trick
sp. üçleme
Bir oyuncunun aynı karşılaşmada üç sayı yapması durumu.




haute-couture Fr. haute-couture
özel dikiş
Genellikle bir tane dikilen ve özel kesimlere sahip giysi.




haymatlos Alm. heimatlos
huk. vatansız
Vatanı olmayan.




hedging İng. hedging
ekon. koruma
Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması.




hedonist Fr. hédoniste
ekon. ve fel. hazcı
Hazcılığı benimseyen ve savunan.




hedonizm Fr. hédonisme
ekon. ve fel. hazcılık
1. fel. Zevki, insan hayatının tek değer ve amacı sayan, haz veren her şeyin iyi olduğunu kabul eden öğreti. 2. ekon. Ekonomik etkinliğin, hazzın en yüksek derecesine varacak biçimde geliştirilmesi öğretisi.




heliport İng. heliport
helikopter pisti
Helikopterin iniş kalkış yaptığı özel alan.




helmintolog Fr. helminthologue
kurt bilimci
Kurt bilimi ile uğraşan kimse.




helmintoloji Fr. helminthologie
kurt bilimi
Solucanların yapılarını, yaşayışlarını ve yaptıkları hastalıklarla, bu hastalıklara karşı mücadeleyi anlatan asalak bilimi dalı.




hematit Fr. hématite
min. kan taşı
Kırmızı veya esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral.




hematolog Fr. hématologue
kan bilimci
Kan bilimi uzmanı.




hematoloji Fr. hématologie
kan bilimi
Kan ve kan hücrelerini oluşturan yapılarla bu yapıların hastalıklarını ve tedavilerini konu alan bilim dalı.




hentbol İng. handball
sp. el topu
Yedi veya on birer kişilik iki takım arasında yalnızca elle oynanan, topu karşı takımın kalesine atmaya dayanan oyun.




hepatit Fr. hépatite
tıp sarılık
Derinin, dokuların ve organizmadaki sıvıların sarı bir renk almasıyla beliren hastalık.




herbivor Fr. herbivore
hay. b. otobur
Otla beslenen (hayvan).




hermetik Fr. hermetique
yalıtımlı
Hava, ısı, ses vb.ni geçirmeyen.




heterojen Fr. hétérogène
kim. ayrışık
Birbirlerine çok fazla benzer özellikler taşımayan parça veya birimlerden oluşan bütün veya topluluk.




heterotrof Fr. hétérotrophe
biy. dışbeslenen
Besinini organik maddelerden sağlayan.




heterotrofi Fr. hétérotrophie
biy. dış beslenme
Besinini organik maddelerden sağlama.




hidrofil Fr. hydrophile
1. sucul, 2. hay. b. su böceği
1. Suyu çeken. 2. Kın kanatlılardan, küçük su birikintilerinde yaşayan, 18 milimetre uzunluğunda kahverengi bir böcek.




hidrofobi Fr. hydrophobie
ruh b. su korkusu
Sudan korkma.




hidrofor Fr. hydrophore
subasar
Basınç uygulayarak suyu binanın üst katlarına çıkaran düzenek.




hidrografi Fr. hydrographie
su bilgisi
Bir bölgedeki bütün yer altı ve yer üstü sularına ait bilgi.




hidrolog Fr. hydrologue
su bilimci
Su bilimi uzmanı.




hidroloji Fr. hydrologie
su bilimi
Suların mekanik, fizik, kimya ve biyoloji bakımından özelliklerini inceleyen bilim.




hidrometre Fr. hydromètre
suölçer
Su vb. akışkanlara ilişkin derinliği ve ağırlığı, basıncı ölçmeye yarayan alet.




hidrosfer Fr. hydrosphère
coğ. su yuvarı
Denizlerin yeryüzünde oluşturduğu yuvar.




high-tech İng. high-tech
yüksek teknoloji
Yüksek düzeyde uygulanan teknoloji.




higrofil Fr. hygrophile
bit. b. nemcil
Nemden ve nemli yerden hoşlanan (bitki).




higrometre Fr. hygromètre
nemölçer
Havanın nem derecesini ölçmeye yarayan alet.




higroskop Fr. hygroscop
nemçeker
Havadaki nemin niceliğini ölçüp gösteren alet.




higroskopik Fr. hygroscopique
nemçeker
Havadaki nemi emme özelliği olan.




higrostat Fr. hygrostat
fiz. nemdenetir
Bir yerdeki nemlilik derecesini durağan durumda bulunduran alet.




higrotropizm Fr. hygrotropisme
biy. neme yönelim
Canlıların zorunlu olarak havanın nemine göre yönelmesi ve yer değiştirmesi.




hijyen Fr. hygiène
1. sağlık bilgisi, 2. sağlıklı, 3. temiz
1. Sağlığın, hastalanmadan önce korunması ile ilgili bilimsel incelemelerle uğraşan tıp dalı. 2. Sağlık kurallarına uygun olan. 3. Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan.




hijyenik Fr. hygiénique
1. sağlıklı, 2. temiz
1. Sağlık kurallarına uygun olan. 2. Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan.




hilozoizm Fr. hylozoïsme
fel. canlı özdekçilik
Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan öğreti.




hinterlant Alm. Hinterland
1. coğ. iç bölge, 2. arkabahçe
1. Bir limanı ithalat ve ihracat etkinlikleri bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı, dar veya geniş bölge. 2. Bir bölgeyi çevreleyen ve onunla ekonomik ve toplumsal etkileşim içinde bulunan bölge.




hipoderm Fr. hypoderme
anat. ve bit. b. alt deri
1. anat. Üst derinin altında bulunan ikinci tabaka. 2. bit. b. Bazı gövde ve yaprakların üst derilerinin altında bulunan, çoğu kez hücre zarları kalınlaşmış özel doku.




hipopotam Fr. hippopotame
hay. b. su aygırı
Çift parmaklılardan, Afrika ırmakları boyunca yaşayan, çok iri yapılı ve geniş ağızlı memeli hayvan.




hiposantır Fr. hypocentre
coğ. deprem ocağı
Deprem dalgalarının başladığı nokta.




hipotetik Fr. hypothétique
varsayımsal
Bir varsayıma dayanan.




hipotez Fr. hypothèse
varsayım
Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce.




histolog Fr. histologue
doku bilimci
Doku bilimiyle uğraşan kimse.




histoloji Fr. histologie
doku bilimi
Canlılardaki dokuların oluşum, evrim ve birleşimini inceleyen bilim dalı.




hit İng. hit
liste başı
En çok beğenilen, en çok tutulan kitap, şarkı vb.




hiyeroglif Fr. hiéroglyphe
tar. resim yazı
Eski çağlarda, bazı uygar uluslarca kullanılan, nesnelerin yalınlaştırılmış resimlerine dayanan yazı.




hobi İng. hobby
uğraşı
Görev ve meslek dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş.




hol İng. hall
sofa
Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer.




holding İng. holding
tic. ana ortaklık
Birçok ortaklığın pay senetlerini elinde bulundurarak onları denetimi altında tutan yatırım ortaklığı.




homojen Fr. homogène
bağdaşık
Birbirlerine benzer karakterlere veya yapıya sahip parça veya birimlerden oluşan (bütün veya topluluk.




homonim Fr. homonyme
db. sesteş
Söylenişleri aynı, anlam ve kökleri ayrı olan (kelimeler.




homoseksüel Fr. homosexuel
eş cinsel
Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse.




hukşat İng. hook shot
sp. çengel atış
Basketbolda çembere yan durarak tek elle baş üzerinden geçirilerek atılan şut.




humor Fr. humeur
gülmece
Eğlendirme, güldürme ve bir kimsenin davranışına incitmeden takılma amacını güden ince alay.




hümanist Fr. humaniste
fel. insancıl
İnsancılık yanlısı olan.




hümanizm Fr. humanisme
fel. insancıllık
Eski Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür örneği olarak alan ve Orta Çağın skolastik düşünüşüne karşı XIV. yüzyılda doğan felsefe, bilim ve sanat görüşü.




hümanizma Fr. humanisme
fel. insancıllık
Eski Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür örneği olarak alan ve Orta Çağın skolastik düşünüşüne karşı XIV. yüzyılda doğan felsefe, bilim ve sanat görüşü.



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.