Çinliler, Göktürkler ve bölgedeki diğer boylarla güç mücadelesi içinde geçirdikleri 150 yıldan sonra Uygurlar, 745 yılında, Moğolistan’daki Göktürk Devleti’ne son vererek bozkırların yeni hakimi olmuşlardır.
8. yüzyılın sonlarında Uygurlar, Karluklar ve Tibetlilerle savaşarak yavaş yavaş Doğu Türkistan’da, Tarım bölgesindeki şehirlere yerleşmeye ve göçebelikten kopmaya başlamışlardır. Budizm’in de etkisiyle savaşçı kimlikleri zayıflayan Uygurlar, 840 yılında savaştıkları Kırgızlara çok fazla direnmeden güneye. Doğu Türkistan’a çekilmişlerdir. Uygurların Koço’ya (Turfan) yerleşen kolu 840 yılında bir devlet kurmuştur. 1250 yılına kadar varlığını sürdürmüş olan bu devlet, siyasi anlamda değilse de kültürel anlamda önemli bir merkez olmuştur. Yaklaşık dört yüzyıllık egemenlikleri süresince Uygurlar çoğunlukla Budist eserlerin çevirisine dayalı zengin bir edebî gelenek oluşturmuşlardır.
11. yüzyılda Karahanlıların etkisiyle İslamiyeti kabul eden Uygurlar, 13. yüzyılın başlarında Moğol, 18. yüzyıldan başlayarak da Çin işgaliyle karşılaşmışlardır. Uygurlar Çin işgaline uzun süre direndilerse de bölge 1955 yılında Çin’e bağlı Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi haline getirilmiştir.
1993 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan‘ın nüfusu 16.052.648′dir. Büyük çoğunluğu Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurlar, 7.589.468 kişi ile bu nüfusun % 47′sini oluşturmaktadırlar. Ayrıca KazakistanKırgızistanÖzbekistan veTürkmenistan‘da da Uygur toplulukları vardır. 1989 sayımına göre eski Sovyetler Birliği’nde yaşayan Uygur sayısı 262.199′dur.
Çin Halk Cumhuriyeti içinde 1960 yılına kadar Arap alfabesiyle, daha sonra 10 yıl kadar süren Kültür Devrimi süresince Latin alfabesiyle yazılan Yeni Uygurca 1983′ten beri tekrar Arap alfabesiyle yazılmaktadır. Eski Sovyetler Birliği içindeki Uygurca ise 1930′a kadar Arap, 1930-1947 yılları arasında Latin alfabesiyle yazılmıştır. 1947 yılında Kiril alfabesine geçilmiştir.Özbekçe gibi Eski Uygur, Harezm ve Çağatay yazı dili geleneklerinin taşıyıcısı olan Yeni Uygur-canın Güney ve Kuzey olmak üzere iki büyük ağız grubu vardır. Yazı dili Güney ağızlarına dayanır.
Yeni Uygurcanın tipik ses özellikleri arasında şunlar sayılabilir: orta hecedeki geniş ünlülerin daralması: ana “anne”, anisi “annesi”; parça “parça”, parçila- “parçalamak” vb.; gerileyici ünlü benzeşmelerinin yaygınlığı: arıg>erik “temiz”, e(ük>ötük “çizme” vb.; söz başındaki y- sesinin i, u, ü ünlüleri önünde y’-'ye değişmesi yıgla- >jigla- “ağlamak”, yügür->jügür- “koşmak” vb.
Sarı Uygurların kullandıkları Türkçe hakkında ayrıntılı bilgi aşağıda verilmiştir:
841 ‘deki Kırgız yenilgisinden sonra Moğolistan’ daki yurtlarından güneye, Çin‘e çekilen Uygurlardan Çin’in Kansu eyaletine yerleşenler bugün Sarı Uygurlar olarak adlandırılmaktadır. Sarı Uygurların Moğolca konuşanları kendilerini Moğolca Şira Yugur “Sarı Uygur”, Türkçe konuşanları ise Hara Yugur “Kara Uygur” olarak adlandırırlar.
Budist-Lamayist inanca bağlı olan Sarı Uygurlar 1990 sayımına göre 12.297 kişidir. Bir yazı dili olmayan Sarı Uygurca en yeni verilere göre 4.600 kişi tarafından konuşulmaktadır.
Hakasça ile aynı dil grubuna (azak grubuna) giren Sarı Uygurcada, Hakasça gibi Eski Türkçe söz içi ve söz sonu d sesi z’ye değişmiştir: adak>azak “ayak” vb. Ancak Hakasçadan farklı olarak söz başındaki y- ünsüzü korunur: Eski Türkçe ya:şıt>Sarı Uygurca yasıl “yeşil”=Hakasça çazıl vb.
                    (Görüntülemek istediğiniz lehçenin adına / bayrağına dokunun.)