Header Ads

Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar- M

Harf Seç ve Sözcük Ara

maç İng. match
sp. karşılaşma
İki sporcu veya iki takım arasında, karşılıklı olarak kazanmak amacıyla yapılan yarışma.




majüskül Fr. majuscule
db. büyük harf
Özel adlarla cümle başları gibi yerlerde kullanılan ve büyük yazılan harf.




makro Fr. macro
geniş, büyük
1. Alanı büyük olan. 2. Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın. 3. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne).




makroekonomi Fr. macroéconomie
ekon. bütüncü ekonomi
Belli bir dönemdeki ekonomik etkinlik düzeyini belirleyen ve ekonomik büyüklükler arasındaki ilişkileri açıklayan ekonomi dalı.




maksimal Fr. maximale
en çok, en büyük, en yüksek
“En çok, en büyük, en yüksek” anlamlarında kullanılır.




maksimum Fr. maximum
en çok, en büyük, en yüksek
Değişebilen bir niceliğin varabileceği en yüksek olan (sınır).




malarya İt. malaria
tıp sıtma
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, ısıtma.




mall İng. mall
alışveriş merkezi
Birçok şirketin, firmanın veya mağazanın bir arada bulunduğu alışveriş yeri.




management İng. management
işletme, işletmecilik, yönetim, yöneticilik
Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi.




manifesto İt. manifesto
bildiri
Resmî bir makam, kurum veya resmî olmayan bir örgüt, topluluk tarafından herhangi bir durumu ilgililere duyurmak için yazılan yazı.




manipülasyon Fr. manipulation
yönlendirme
İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkileme.




manipülatör Fr. manipulateur
yönlendirici
İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde bilinçli ve amaçlı olarak etkileyen.




manivela İt. manovella
kaldıraç
Az bir kuvvet ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan, bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert çubuk.




manometre Fr. manomètre
fiz. basıölçer
Buharın veya herhangi bir gazın bulunduğu kabın iç yüzeyine yaptığı basıncı belirleyen alet.




mantalite Fr. mentalité
anlayış
Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi.




manuel Fr. manuel
1. el kitabı, 2. elle.
1. Herkesin kolaylıkla yararlanması için herhangi bir konuda, pratik amaçlarla hazırlanan kitap. 2. Elle yapılan.




marina İt. marina
den. yat limanı
Küçük teknelerin ve yatların barınabilmeleri için özel bir mendirekle çevrilen veya bir liman içinde ayrılan deniz alanı.




marj Fr. marge
ekon. pay
Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para.




marjinal Fr. marginal
1. aykırı, 2. mat. son birim
1. Toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan (kimse). 2. En sonda yer alan birim.




markaj Fr. marquage
sp. tutma
Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun hareketine engel olma.




marke Fr. marqué
işaretlenmiş, belirtilmiş
“Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak, gölgelemek, markaja almak” anlamındaki marke etmek birleşik fiilinde geçer.




market maker İng. market maker
ekon. piyasa kurucu
Piyasa oluşturan, alışveriş ortamını sağlayan kimse.




marketing İng. marketing
tic. pazarlama
Bir ürünün, bir malın, bir hizmetin satışını geliştirmek amacıyla tanıtmayı, paketlemeyi, satış elemanlarının yetişmesini, piyasa gereksinimlerini belirlemeyi ve karşılamayı içeren etkinliklerin bütünü.




marşandiz Fr. marchandise
yük treni
Yük taşımada kullanılan tren, yük katarı.




maskot Fr. mascotte
uğurluk
Uğur sayılan kimse, hayvan veya nesne.




maskulen Fr. masculin
erkeksi
Erkeği andıran, erkeğe benzeyen, erkek gibi.




master İng. master
yüksek lisans
Lisans diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece.




matador Fr. matador
boğa güreşçisi
Boğa güreşi yapan kimse.




materyal Fr. matériel
gereç
Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler.




materyalist Fr. matérialiste
fel. maddeci
Maddecilikten yana olan (kimse veya görüş).




materyalizm Fr. matérialisme
fel. maddecilik
Dünyada, yalnızca maddenin varlığını kabul eden, Tanrı, ruh vb. manevi kavramları ret ve inkâr eden felsefi görüş.




matine Fr. matinée
gündüz gösterimi
Tiyatro, sinema, konser salonu vb.nde yapılan gösteri.




matriarkal Fr. matriarcal
top. b. anaerkil
Ana erki temeline dayanan.




mazoşist Fr. masochiste
ruh b. özezer
Cinsel zevk almak için kendisine eziyet edilmesi gereken, eziyet çekerek cinsel zevk alan sapık kimse.




mazoşizm Fr. masochisme
ruh b. özezerlik
Fiziksel acı veya aşağılatıcı davranışlarla doyuma ulaşma biçiminde beliren cinsel sapkınlık.




meditasyon Fr. méditation
ruh b. dalınç
1. Kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma. 2. Günlük hayatın sıkıntılarından sıyrılmak amacıyla bağdaş kurarak sessiz ve hareketsiz bir biçimde düşüncelerden uzaklaşma, kendini dinleme.




medya İng. media
1. iletişim ortamı, 2. iletişim araçları
1. Bildirişim, haberleşme veya komünikasyon imkânlarının sağlandığı ortam. 2. Toplumda sözlü veya yazılı haber alma imkânını sağlayan teknik araçlar.




mega Yun.
büyük, dev, devasa, çok büyük
Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne).




megalomani Fr. mégalomani
tıp büyüklük hastalığı
Kendini olduğundan daha büyük ve önemli görme, gösterme hastalığı.




megapol İng. megapolis
büyükşehir
Merkezî idarenin vali yönetimindeki şehirlerinden nüfus ve ticaret bakımından belli bir büyüklükte olanı.




megastar İng. megastar
başyıldız
Sinema, tiyatro veya müzikhol sanatçılarının en önde geleni.




megastore İng. megastore
büyük mağaza
Her türlü tüketim malının, özellikle yiyecek maddelerinin ve mutfak gereçlerinin seçilip satın alınabildiği büyük satış yeri.




mekanizma İt. meccanismo
düzenek
Belli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ veya parçalar birleşimi.




melodi Fr. mélodie
müz. ezgi
1. Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi. 2. Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi.




melodik Fr. mélodique
ezgili
Ezgisi olan.




menajer Fr. manager
yönetici
Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi.




menopoz Fr. ménopause
tıp yaş dönümü
Kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi, âdetten kesilme.




mentor Fr. mentor
yönder
Herhangi bir iş yerinde farklı görevlerde çalışarak deneyim kazanmış olan, danışan kişinin hedefine ulaşmasını sağlayacak yolu bulmasına yardımcı kimse.




menü Fr. menu
yemek listesi
Yemek yenilecek yerlerde mevcut yemekleri gösteren liste.




meridyen Fr. méridien
gök b. boylam
Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri.




meristem Fr. méristème
bit. b. sürgen doku
Bitkilerde kök ve sapların gelişebilecek durumda olan uç bölümlerindeki, çok yüzlü, kolay üreyebilir hücrelerden oluşan bir doku türü.




mesaj Fr. message
ileti
Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi.




metafizik Fr. métaphysique
fel. doğa ötesi
Duyularımızla algılayamadığımız varlıkların sebeplerini ve temellerini araştıran felsefe.




metafor Fr. métaphore
ed. mecaz
Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma.




metalürji Fr. métallurgie
metal bilimi
Genellikle elementleri, özellikle metalleri saf olarak elde eden ve bunların işleme tekniğini belirleyen kimya endüstrisi kolu.




metamorfizm Fr. métamorphisme
jeol. başkalaşım
Bir kütlenin fiziki ve kimyasal özelliklerinin değişmesi.




metamorfoz Fr. métamorphose
biy. başkalaşma
Embriyo evresinden ergin olana değin bir hayvanın geçirdiği biçim ve yapı değişimleri.




metapsişik Fr. métapsychique
ruh b. ruh ötesi
Ruhlarla ilişki kurma, gelecekten haber verme gibi ruh biliminin kapsamına girmeyen ve onun dışında incelenen olayları kapsayan (alan).




metastaz Fr. métastase
tıp yayılma
Organizmanın herhangi bir noktasında bulunan bir hastalığın organizmanın başka bir yerine sıçraması.




metatez Fr. métathèse
db. göçüşme
Bir kelime içinde birbirini izleyen iki ünsüzün yer değiştirmesi.




meteorit Fr. météorite
gök b. gök taşı
Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim.




meteorolog Fr. météorologue
hava tahmincisi
Havanın gelecek gün veya hafta içindeki durumunu birtakım verilere dayanıp yaklaşık olarak ortaya koyan ve bunu haber kanallarına ileten kimse.




meteoroloji Fr. météorologie
hava bilgisi
Hava koşullarında meydana gelen değişmeleri, iklim türlerini araştırıp hava durumu tahminlerinde bulunan bilim dalı.




metodik Fr. méthodique
1. yöntemli, 2. düzenli
1. Belli bir yönteme dayanılarak yapılan, metotlu. 2. Sistemli, nizamlı.




metodoloji Fr. méthodologie
yöntem bilimi
Özellikle felsefe ve bilim alanında yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilim.




metodolojik Fr. méthodologique
yöntem bilimsel
Yöntem bilimle ilgili.




metot Fr. méthode
yöntem
Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol.




metrdotel Fr. maître d'hôtel
şef garson
Garsonların başı.




metrik Fr. métrique
mat. ölçümlü
Metre veya metreyi temel olarak alan ölçülerle ilgili.




metropol Fr. métropole
ana kent
1. Bir ülkenin veya bir bölgenin, çevresindeki yerleşim yerlerine ekonomik ve toplumsal yönlerden hâkim olan ve genellikle ülkenin başka ülkelerle olan her türlü ilişkisinin sağlandığı en önemli kenti. 2. Bir ülkede büyük kentlerden herhangi biri.




metroseksüel İng. metrosexual
bakımlı erkek
Görünüşe, giyimine kuşamına özen gösteren erkek.




mezoderm Fr. mésoderme
anat. orta deri
Dış deri ve iç deri arasındaki hücre katmanı.




mezosfer Fr. mésosphère
gök b. orta yuvar
Yer hava yuvarında kat yuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı yaklaşık 60-80 kilometre arasındaki katman.




mezoterm Fr. mésotherme
bit. b. ılıkçıl
Ortalama 15 °C sıcaklıkta yaşayan bitki.




midi Fr. midi
orta
1. Ne uzun ne kısa. 2. Ne büyük ne küçük.




migren Fr. migraine
tıp yarım baş ağrısı
Kusma, mide bulantısı ile görülen, sempatik sinir sistemi dengesinin bozulmasından ileri gelen baş ağrısı.




mikoloji Fr. mycologie
mantar bilimi
Mantarların yapılarını, yaşayışlarını ve yol açtıkları hastalıkları inceleyen bilim dalı.




mikro Fr. micro
küçük, dar
1. Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan. 2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz.




mikrokredi Fr. micro + crédit
ekon. işçelik
Küçük ölçekli iş kurmak için kullanılan kredi.




mikser İng. mixer
1. tek. çırpıcı, 2. tek. karmaç
1. Pişirmeden önce malzemeyi çırpan, karıştıran elektrikli alet. 2. Pişirmeden önce malzemeyi çırpan, karıştıran elektrikli alet.




milenyum İng. millenium
binyıl
Bin yılı içine alan zaman dilimi.




minerolog Fr. minéralogue
mineral bilimci
Mineral bilimi ile uğraşan kimse.




mineroloji Fr. minéralogie
mineral bilimi
Mineral ve billurlarla, onların fiziksel ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim.




minimal Fr. minimal
en az, en küçük, en düşük
“En az, en küçük, en düşük” anlamlarında kullanılır.




minimum Fr. minimum
en az, en küçük
Değişken bir niceliğin inebileceği en alt olan (sınır).




minüskül Fr. miniscule
db. küçük harf
Büyük harfin küçük yazılan türü.




mistik Fr. mystique
1. fel. gizemci, 2. gizemsel
1. Gizemcilik yanlısı olan, ilahiyat veya gizemsel yaşamla uğraşan. 2. Gizemle ilgili, gizeme ilişkin.




misyon Fr. mission
1. görev, 2. amaç
1. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev. 2. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev.




miyokart Fr. myocarde
anat. kalp kası
Kalbin ana duvarını çeviren ve düzenli hareket edebilen kas örgüsü.




mizanpaj Fr. mise en page
sayfalama
Sayfalamak işi.




mizansen Fr. mise en scène
1. tiy. düzentileme, 2. düzenti
1. Yönetmenin oyuncuları oyuna uygun bir uyum içine sokması için yaptığı hazırlık, çalışma. 2. Bir şeyi, bir durumu olduğundan değişik göstermek amacıyla hazırlanan düzen.




mobilize Fr. mobilisé
hareketli
Hareketi olan, yer değiştirebilen.




modelaj Fr. modelage
oylumlama
Kil, bal mumu gibi kolayca biçimlendirilebilen maddeleri, yapılacak heykellere model hazırlamak üzere hacimli olarak biçimlendirme, taslak yapma.




modem Fr. mo(dulateur) dem(odulateur)
bl. çevirge
Bilgisayar verilerini telefon hattı vb. iletişim hatları üzerinden gönderen elektronik araç.




modern Fr. moderne
çağdaş
Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan.




modernizasyon Fr. modernisation
çağdaşlaşma
Çağdaşlaşmak işi.




modernizm Fr. modernisme
çağdaşlık
Çağdaş olma durumu.




modifikasyon Fr. modification
biy. değişke
Her canlıda dış etkilerle ortaya çıkabilen, kalıtımla ilgili olmayan değişiklik.




modül Fr. module
parça
Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri.




modüler Fr. modulaire
parçalı
Mobilyacılıkta, parçalara ayrılarak yeniden başka biçimlerde oluşturulabilen.




monarşi Fr. monarchie
top. b. tek erklik
Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim.




monarşist Fr. monarchiste
top. b. tek erkçi
Monarşizme ilişkin, bu rejimi benimseyen ve savunan.




monarşizm Fr. monarchisme
top. b. tek erkçilik
Monarşi yanlılarının siyasi öğretisi.




monist Fr. monist
fel. tekçi
Tekçilik taraflısı olan, tekçilikle ilgisi olan.




monitör Fr. moniteur
fiz. ve tek. göstergeç
1. fiz. Işının yeğinlik düzeyini algılayıp ölçen alet. 2. fiz. Ses dalgası iletiminde, iletimi bozmadan ve kesmeden niteliğini denetleyen alet. 3. tek. Televizyon, bilgisayar vb.nde görüntü ile sesin niteliğini eşleme, görüntü seçimini gerçekleştirme, görüntüyü yayımlama gibi işlerin denetlenmesinde kullanılan alet.



monizm Fr. monisme
fel. tekçilik
1. Gerçekliğin temeli olarak yalnızca tek bir ilkeyi benimseyen dünya görüşü. 2. Gerçekliğin herhangi bir organ gibi bölünmez bir bütün olduğuna ve bağımsız parçaları bulunmadığına inanan öğreti.




monoblok Fr. monobloc
tekgövde
Parçalara ayrılmayan, bütün olarak bulunan.




monogam Fr. monogame
tek eşli
Eşi bir tek olan.




monogami Fr. monogamie
top. b. tek eşlilik
Kadının veya erkeğin karşı cinsten yalnız bir kişiyle evlenebilmesini onaylayan, birden çok kadınla veya erkekle evlenmeyi yasaklayan evlilik biçimi.




monopol Fr. monopole
tekel
1. Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. 2. Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu.




monoteist Fr. monothéiste
top. b. tek tanrıcı
Tek tanrıcılığa inanan.




monoteizm Fr. monothéisme
top. b. tek tanrıcılık
İnsanın, doğada ve toplumda, ilk veya değişmez sebebi araştırmasına yol açan tarihsel şartların etkisiyle her şeye gücü yeten bir tek tanrı düşüncesine varması.




monoton Fr. monotone
tekdüze
Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden.




montaj Fr. montage
sin. ve TV kurgu
Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme.




moralist Fr. moraliste
fel. ahlakçı
Her şeyi ahlak açısından değerlendiren.




moralizm Fr. moralisme
fel. ahlakçılık
Ahlakı bir araç değil, bir amaç sayan öğreti.




moratoryum Fr. moratorium
ekon. erteletim
Çok bunalımlı dönemlerde bir ülkede, bölgede, bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluluğunun geri bırakılması.




moren Fr. moraine
min. buzul taş
Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çok kez parıltılı veya çizikli taşlar.




morfem Fr. morphème
db. biçim birimi
Kelimelere dil bilgisi bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge.




morfoloji Fr. morphologie
1. db. yapı bilgisi, 2. yapı bilimi
1. Kelimelerin yapısını, türeme yollarını ve çekim biçimlerini içeren bilgi. 2. Bitkilerde ve canlılarda organların yapılarını, biçimlerini, biçimleriyle görevleri arasındaki ilgiyi inceleyen bilim kolu.




mortgage İng. mortgage
tic. tutulu satış > tutsat
Bir taşınmazın ipotek edilmek suretiyle uzun vadeli krediyle satın alınması.




morto İt. morto
ölü
Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan.




motivasyon Fr. motivation
1. isteklendirme, 2. güdüleme
1. İsteklendirmek işi. 2. Güdülemek işi.




motive Fr. motivé
isteklendirilmiş, güdülenmiş
“İsteklendirmek, güdülemek” anlamındaki motive etmek, “isteklenmek, güdülenmek” anlamındaki motive olmak birleşik fiillerinde geçer.




motto İt. motto
özdeyiş, slogan
Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz.




mouse İng. mouse
bl. fare
Düz bir yüzey üzerinde yuvarlanan bir top aracılığıyla imlecin hareketini sağlayan elektronik araç.




mukoza Lat.
anat. sümük doku
Üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgı bezi delikleri bulunan, iç organları kaplayan koruyucu doku.




multimedya İng. multimedia
bl. çoklu ortam
Bilgisayarda metin, grafik, ses ve canlandırma ögelerini birleştirerek sunan ortam.




multivizyon Fr. multivision
çoklu gösterim
Görsel veya işitsel iletişim araçlarını bir arada kullanarak herhangi bir konuyu daha yönlü tanıtma.




mutasyon Fr. mutation
biy. değişinim
Doğada ve toplumda nitelikle ilgili değişmelerin yavaş yavaş değil, birdenbire olması, bir şeyin ortam ve şartlarını bulduğunda birdenbire nitelik değiştirmesi.




mutasyonist Fr. mutationiste
biy. değişinimci
Değişinimcilik yanlısı.




mutasyonizm Fr. mutationisme
biy. ve top. b. değişinimcilik
1. biy. Canlı bir varlıktaki soya çekimin, genlerin bazı özel durumlarının yitirilmesi, yeniden oluşması veya değişmesi yüzünden aniden değişebileceğini ve bu değişmenin, türlerin oluşmasında ana yol olduğunu ileri süren kuram. 2. top. b. Doğa ve toplumdaki değişmelerin değişinim biçiminde olduğunu savunan düşünce akımı.




müzikolog Fr. musicologue
müzik bilimci
Müzik bilimi alanında araştırmalar yapan bilgin veya uzman.




müzikoloji Fr. musicologie
müzik bilimi
Müzik konularını, bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim.


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.